Posts tagged “Makyaj

Geceden İlhamla

Kısa bir süre önce kapağı görmüştünüz. Şimdi sıra hikayenin devamında. L’Officiel Ukraine’in Kasım sayısında yer alan editorial çekimde model Masha Kirsanova’yla yeniden karşılaşıyoruz. Givenchy, Louis Vuitton, Tom Ford ve Diane von Furstenberg imzalı tasarımlar, stilist Julie Pelipas’ın seçimi. Makyaj Natali Strilchyuk’a ait.


Tropikal!

Elle Brazil, Güney Amerika’nın ateşini Kasım sayısında kışkırtıcı biçimde körüklüyor. Carmelita Mendes ve Barbara di Creddo, zamansız bir tropikal dünyada kayıp figürlere dönüşüyor. Çekimin fotoğrafçısı Manuel Nogueira. Moda editörü Susana Barbosa, mayo ve bikinilerle endüstriyel ve botanik dokular arasında şaşırtıcı bir denge kuruyor. Saç ve makyaj Diego Américo’ya ait. Paslı demirler, yüksek nem oranı, az kullanılan bir otoban kenarındaki işlevini yitirmiş bir benzin istasyonu. Her şey ilham verici!


Moda Sanatı Yeniden Üretince

Moda fotoğrafçısı John de Lima, i-D Online için fantastik renklerle dolu bir çekim gerçekleştirdi. Bir Premier modeli olan Luma Grothe, stilist Sabrina Henry tarafından giydirildi. Japon sokak modasını ve 70’lerin cazibesini yansıtan markalar arasında John Galliano, Giles, Stella McCartney, Christopher Kane, Marni, Mark Fast, Preen, Gucci ve Thakoon gibi isimler var. “It Was Acceptable In The 70s” adını taşıyan çekim, Samara Scott’ın 70’lerden ilhamla tasarladığı ve bu yıl Frieze Sanat Fuarı’nda sergilenen setinde gerçekleşti. Dolayısıyla sanat yeniden üretildi. Pastel ve parlak renkli lüleler, saç stilisti Charlie le Mindu’nun ve “disco doll” tarzı makyaj ise Isamaya Ffrench’in çalışması.


Space Odyssey 2011

Avustralya’nın özgün dergilerinden Madison Magazine, Ekim sayısında kozmik bir moda serüvenini sayfalarına taşıyor. “Space Odyssey” adlı editorial çekimde, model Krystal Glynn, Nick Scott’ın objektifinden yansıyor. Moda editörü Nicole Bonython-Hines’in seçimi olan Dion Lee, Therese Rawsthorne, Sass & Bide, Carla Zampatti, Michael Lo Sordo ve Prada imzalı parlak ve fütüristik görünümler, avangart bir saç stili ve makyajla birleşiyor.


Zeb Ringle: “Fiziksel Görünüşün Yarın Yok Edilebilir”

Her modelin farklı bir hikayesi var. Fakat New York’lu model Zeb Ringle’ın başına gelen eşsiz bir deneyim. Çekingen kız arkadaşın peşinden stüdyoya giden ve bir anda kendini moda dünyasında bulan Zeb, başdöndürücü bir kariyere sahip. Steven Klein, Bruce Weber, Stewart Shining, Ellen von Unwerth ve Arnaldo Anaya-Lucca gibi dev fotoğrafçılarla çalışma imkanı bulan Zeb, sanatçı yönünü hiç kaybetmemişe benziyor. İlk Türkiye röportajını vividstate ile gerçekleştirdi. Okuyacaklarınız, aslında alçakgönüllü bir sanatçının moda kimliğine dair bir söyleşiden başka bir şey değil.

Every model has their own story. But New Yorker model Zeb Ringle’s sounds an outstanding experience. Zeb, who follows his shy girlfriend to the studio, finds himself in the world of modeling all of a sudden. And now he seems to have an outstanding career. He has worked with some of the giant photographers like Steven Klein, Bruce Weber, Stewart Shining, Ellen von Unwerth and Arnaldo Anaya-Lucca and he hasn’t lost his sense of art. He gives his first Turkish interview for vividstate, which sounds like nothing but a story of an arty fashionisto.

* * *

Kariyerin nasıl başladı? Hikayen nedir?

Kariyerim doğduğum yer olan Arizona’da başladı. Modelliğe yeni başlayan ve profesyonel fotoğraflar çektirmek isteyen bir kızla çıkıyordum. Ve yalnız gitmek istemiyordu. Onunla çekime gitmeyi kabul ettim. Fotoğrafçıyla tanıştığımda, kitabını tamamlayabilmesi için bana benzeyen erkeklere ihtiyacı olduğunu; çekimi kabul edersem kız arkadaşımın o gün ödeyeceği 800 Doları almayacağını söyledi. Kabul ettim ve çekimi yaptık. Sonra bir ajansa fotoğrafları göstermek için gittim. Beni temsil etmek istediklerini söylediler. Ve puf! Şimdi bir modelim!

How did your career actually begin? What’s your story?

My career started in Arizona where I was born. I was dating a girl who wanted to start modeling so she planned to have professional photos taken and didn’t want to meet the photographer alone. I agreed to go with her and when I met the photographer, he told me that he needed men with similar appearance to complete his book. He asked me to shoot with him and if I agreed he would not charge my girlfriend the $800 for her shoot that day. I agreed, so we shot and I later met with an agent to show them the pictures and I was told that they wanted rep me and poof! Now, I am a model!

Steven Klein gibi heyecan verici bir isimle çalıştın. Favorilerimden biri olduğu için merak ediyorum. Nasıl biri? “Anatomy of A Murder” nasıl bir deneyimdi?

Steven Klein, Bruce Weber, Stewart Shining, Ellen von Unwerth ve Arnaldo Anaya-Lucca gibi endüstrideki en iyi fotoğrafçılarla çalışma şansı yakaladım. Favori deneyimim Steven Klein ile çalışmaktı.  İlk ve tamamen önden çekimim olmasına rağmen,  sette kendimi hiç rahatsız ya da güvensiz hissetmedim. Chad White ile geliştirmiş olduğu hikayeyi gördüğümden beri onun hayranıyım. O çekimin sonuçlarını görmek ve onun vizyonunun bunu mümkün kılması, bende onunla çalışma arzusu doğurdu. İşin gerçeği, kapak hikayesi olmak hiç unutamayacağım türden bir deneyim. Çekimin bir gün sürmesi ve 10 sayfadan oluşması planlanmıştı. Fakat ilk çekim gününün sonunda Steven çekimi 40 sayfaya yaymak ve kitap haline getirmek istedi. Çekimin ikinci günü olan 15 Şubat, aynı zamanda benim doğum günümdü. 15 Şubat. Yani geçen seneki doğum günü hediyem, Steven Klein’ın çektiği Arena Homme Plus kapağıydı. Söylediğim gibi, o günü asla unutmayacağım!

You’ve worked with someone as amazing as Steven Klein. I’m wondering though… Since he is one of my favorite photographers of all time- What sort of person is he? Was “Anatomy of a Murder” an exciting experience for you?

I have had the opportunity to work with some of the best photographers in the business such as Steven Klein, Bruce Weber, Stewart Shining, Ellen von Unwerth and Arnaldo Anaya-Lucca. I have to say my favorite experience was working with Steven Klein. Even though it was my first and only full frontal shoot, I had never felt more comfortable or secure on a set.  I have been a fan of his ever since I saw the story he developed with Chad White. Seeing the result of that shoot and his vision that made it all possible was when I made it a personal goal to work with him. The fact that I got the cover was an experience I will never forget. The shoot was scheduled for one day to complete 10 pages, but after the first day of shooting Steven wanted to extend it to 40 pages and booked a second day on his own dime… It also so happened that the second day was my birthday, Feb 15th.  So, my birthday present last year was shooting the cover of Arena Homme Plus with Steven Klein. Like I said, I’ll never forget that day!

Bu endüstride öğrendiğin en büyük gerçek nedir? En büyük yalan ne?

Bu endüstriden öğrendiğim tek gerçek işlerin zaman alması. Jason’ın bugüne kadar bana söylemiş olduğu en ilham verici şeylerden biri “Roma bir günde inşa edilmedi” sözüydü. Bunda çok haklı, çünkü bir model olarak gelişmek zaman alan bir şeydir. Eğer bir teklif almazsan, bunu çok ciddi ya da kişisel olarak algılayamazsın. Yaptığım işi seviyorum, çünkü heyecanlı ve yeni bir şey yapmamı sağlıyor. İşlerle teker teker ilgilenmenin önemli olduğunu düşünüyorum.

What is the major fact that you’ve learnt from the industry? What is the biggest lie about it?

One fact that I learned from this business is it takes time. One of the most inspirational things Jason has ever said to me was, “Rome wasn’t built in a day”. He is so right, because it takes time to improve yourself as a model. You can’t take it too serious or personal if you don’t get a booking. I love what I do, because it allows me to do something new and exciting. It is important to take just one at a time.

İnsanlar seni nasıl tanıyor? Karakterinin baskın tarafı nedir?

İnsanlar beni nasıl mı tanır? Bazen modellik çok ciddiye alınabilir. Çocukluğumdan beri tiyatroyu her zaman sevmişimdir. Her zaman sınıfın palyaçosuydum, insanları güldürmek benim için her şeyden daha önemliydi. New York’a taşındığımda ilk önce ayaklarım yerden kesildi. Ayda ez an bir Broadway şovuna gitmeye çalışırdım. İnsanların hakkımda bilmesini istediğim tek şey, göz alıcı olmaktan daha fazlası olduğum gerçeğidir. İnsanların bir fotoğraftan daha fazlasını, hayatımı daha iyi tanımalarına izin vermek için, son zamanlarda birkaç proje üzerinde çalışıyorum. Ben bir sanatçıyım ve yaratmayı seviyorum! Her yerde mutlaka bir ilham buluyorum ve yaptığım işlerle etrafımdaki insanlara da ilham vermek istiyorum.

How do people know you as a person? What’s the most visible side of your personality?

How do people know me as a person? Well I feel like modeling can be so one serious sometimes. I have loved theater ever since I was a kid. I was always the class clown, focusing more on making people laugh than anything else. When I moved to NYC I jumped in feet first. I try and go to at least one Broadway show a month. I want people to know that I am more than just an eye candy. I have been working on a few projects these last couple months that will let people see more of my life than just a picture. I am an artist and I love to create! I find inspiration everywhere and I want to inspire others with my work.

Bir editorial çekim nasıl geçiyor? Bir modelin gözünden rutini biraz anlatır mısın?

Editorial çekimler harikadır fakat büyük paralar için sadece onları bel bağlamamalısın. Editorial’ın bir parçası olarak çalışmayı seviyorum. Çünkü fotoğrafçı kafasındaki hikayeyi yansıtmak için can atar, dolayısıyla bunun gerçekleşmesinden emin olmalıyım. Benim için hikayede bir karaktere bürünmek bir fırsattır. Zihnimde en çok yer eden çekim, Ellen von Unwerth ile olandı. Tamamen kadın kılığına girmiş olmam ve diğer üç transseksüel modelle birlikte kasapların bulunduğu bölgede dolaşmam gerekiyordu. Bu bana yeni bir kişi olma fırsatı verdi. Çekime hazır olmak için sete varmadan önce kendime bir arkaplan hikayesi kurguladım. Makyajım ve saçım yapılıyorken ikinci kişiliğime “Muffin” adını verdim ve bu oydu. Zeb gitmişti ve Muffin kabul etmediği sürece herhangi bir soruya cevap vermek zorunda değildim. Karakteri yaratırken değişmek önemlidir. Bahsettiğim hikaye Candy Magazine’in sonbahar sayısında yer alacak. Bunun için sabırsızlanıyorum. Bir kez bakan bir daha dönüp bakacak, bunu sana garanti edebilirim! (Gülüyor)

How does an editorial evolve and be one? What’s the routine of it in the eyes of a model?

Editorials are great but don’t rely on those for the big bucks. I love working as part of the editorial. Because the photographer strives to tell a story with the photos, therefore I have to make sure it comes to life. For me, it is an opportunity to become a character in the story. One of my most memorable shoots was with Ellen von Unwerth. I had to dress up in full drag and walk around in the meatpacking district with three other transgender models. It gave me the opportunity to become this whole new person. I gave myself a back-story to prepare before I got on set. I even gave my alter ego a name “Muffin” once I was in hair and makeup that was it. Zeb was gone and I refused to even answer to anything except Muffin. It is important to transform into the character. The story should be out in late fall for Candy Magazine. I can’t wait to get my hands on that editorial. It is going to turn some heads, I promise you that! (Laughs)

Takdir ettiğin birkaç model ismi verebilir misin?

Mark Vanderloo, Marcus Schenkenberg ve Alex Lundqvist. Uzun zamandır bu endüstride çalışıyorlar. Ve onlarla tanışma fırsatına sahip olduğumda bana karşı çok alçakgönüllü davrandılar ve ayakları yere basıyordu. Bu durum, bunun sadece bir iş olduğunu anlamamı sağladı ve aynı zamanda hepimizin kutsanmış olduğunu. Bu hiçbir zaman akıllardan çıkmamalı.

Can you give us a few names that you admire as a model?

Mark Vanderloo, Marcus Schenkenberg and Alex Lundqvist. These men have been working for a long time. And when I had the opportunity to meet them they were so humble and down to earth. They made me realize that it is just a job and that we are all blessed to be here. It should never be taken for granted.

Bu tür bir işle başa çıkmak kolay mı?

Bazen evet, bazense hayır. Rekabetçi biri olmadığımı ve gittiğim her teklifte işi almak istemediğimi söylesem, yalan olurdu. Öyleyim ve istiyorum, ama aynı zamanda gerçekçi olmalıyım. Eğer aynı sezonda bir iç çamaşırı kampanyasında yer almak için seçilmişsen, başka birinde yer alamazsın. Bazen bir iş teklifi alırsın ve kabul edersin. Çekim günü hayır diyemeyeceğin daha iyi bir teklif alırsın, fakat bir önceki anlaşmaya olan bağlılığın buna izin vermez. Ve tam o anda işin içine dürüstlük girer ve arkana yaslanıp tamamlaman gereken bir işe sahip olduğun için tatminkar davranırsın. Aynı zamanda gelecek sezon içerisinde bir kampanya çekiminde yer almayı umut edersin.

Do you find it easy to cope with such a job?

Sometimes yes and sometimes no. It would be a lie if I told you I wasn’t competitive and if I didn’t want to book every casting I go on. I am and I do, but I also need to be realistic. If you book one underwear campaign, you can’t book another in the same season. Sometimes you get an offer to do a job, so you accept it. And the day it is shot you get an offer for a better opportunity that you can’t take advantage of due to the previous commitment. That’s where your integrity kicks in and you just have to sit back and be thankful for the opportunity that you had to complete. And hope there will be a chance to do the other campaign the next season.

Aileni, arkadaşlarını sık görüyor musun?

Kız arkadaşım, annem, kız kardeşim ve iki yeğenim; tüm ailem Batı yakasında yaşıyor. Onları dilediğim kadar sık göremiyorum fakat bu işin bir parçası. Ayrıca Soul Artist Management’ta da harika bir ailem var. Ve şu anda endüstrideki en iyi modellerden bazıları bizimle beraber. Jason burada, New York’ta bir aile ortamından daha fazlasını hissettirdi, beklediğimden daha fazla. Sıklıkla arkadaş çevremizi bir araya getirir ve birbirimize yakın kalmamızı sağlar. Bize boşuna “Soul Askerleri” demiyorlar. En iyi “generale” sahip sıkı bir grubuz.

Do you often get to see your family, friends?

All of my family is on the west coast; my girlfriend, my mom, my sister, and my two nephews. I don’t get to see them as often as I would like but that’s part of the business. I also have a great family at Soul Artist Management and we have some of the best models in the game right now. Jason has made it feel like more of a family here in NYC than I have ever expected. He brings the guys together frequently and makes sure we all stay close. They don’t call us the “Soul Soldiers” for nothin. We are a tight group with the best “general” of all.

Türkiye’nin de artık uluslararası takvime dahil olmuş bir moda haftası var; Istanbul Fashion Week. Teklif gelse ne düşünürsün?

Türkiye’ye gitmeye bayılırdım. Bence moda dünyasının İstanbul’u uluslararası camiada tanınan sıcak bir moda noktası olarak görmesi fantastik bir durum. Moda geleceğinize dair çok heyecanlıyım! (Gülüyor) Limitimiz gökyüzü!

Turkey now has an internationally known fashion week, Istanbul Fashion Week, which is also included within the global calender. What would you say if you were offered to visit and work here in Istanbul?

I would love to go to Turkey. I think its fantastic how the modeling world is starting to look at Istanbul as a legitimate internationally known hot spot for fashion. I am excited for your fashion future! (Laughs) Sky is the limit!

Onlarca tasarımcı, onlarca fotoğraf sanatçısı. Herkesin dahiyane fikirleri var. Bu yoğun ve yaratıcı ortam seni nasıl etkiliyor?

Bu endüstri ile ilgili en iyi şey. Tüm bu harika sanatçılar ve tasarımcılar, o yeni, sıcak görünüm için yarışıyor ve yaptığı işi kusursuzlaştırmak için sınırları zorluyor. Ve bu sınır dünyanın giydikleri ve yaptıkları oluyor. Bunun içinde yer almanın ne kadar harika bir şey olduğunu anlatamam. Bu kendi başınıza keşfetmeniz gereken bir şey.

There are many designers, photographers and many people involved within the industry and each have their own sophisticated vision to share. How does this massive, creative platform affect you?

That’s the best thing about this industry. All of these brilliant artists and designers competing for that hot new look and pushing the envelope to perfect it. This is the cutting edge of what the world is wearing and doing. I can’t explain how great it is to be involved in it. It’s just something you have to experience for yourself.

“Mükemmellik” kelimesi bir model için ne anlama geliyor?

Bir model için “kusursuzluk” neyi mi ifade eder? Bu soru gerçekten zor… Kusursuzluk benim için çaba göstermem gereken bir şey, fakat aynı zamanda imkansızı istemek gibi bir şey.

What does “perfection” mean to a model?

What does “perfection” mean to model? This is a hard one… To me perfection is something to strive for but impossible to attain.

Estetik cerrahi ve tüm bu güzellik arayışı hakkında ne düşünüyorsun?

Estetik cerrahi beni korkutuyor! (Gülüyor) Bence bir günde Photoshop’a ayrılan zaman üzücü. Sanki yanlış bir imaj yaratılmış oluyor. Bana kalsa, fotoğraflarımın hiçbir şekilde bu yönde kullanılmasına izin vermezdim. Eğer fotoğraftaki kişiye gerçekten hiç benzemiyorsan, nasıl bir mankensindir ki? Gerçek güzellik içtedir. Fiziksel görünüşün yarın yok edilebilir. Ama bu aynadaki yansımanla ilgili değil, ruhunun yansımasıyla ilgilidir.

Plastic surgery and all this yearn for beauty… What do you make of it?

Plastic surgery scares me! (Laughs) I think its sad the amount of Photoshop that is used on a daily basis. I feel like its almost creating this false image. If it were up to me, I would never allow my photos to be Photoshopped. How are you a model when you don’t even really look like the photograph that was just taken of you. True beauty is on the inside. Your physical appearance can be destroyed tomorrow, but its not about the reflection in the mirror only the reflection of your soul.

Söyleşi / Interviewer: Kuzey Yıldız

* * *

(Bu yazı (içerik) üzerindeki 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu altında düzenlenen tüm maddi ve manevi haklar, eser sahibi olan vividstate’e aittir ve yasal olarak korunmaktadır. Söz konusu içerik, eser sahibi olan Kuzey Yıldız’ın izni olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, işlenemez, değiştirilemez veya başka internet sitelerinde ya da basılı veya görsel yayın yapan diğer mecralarda yayınlanamaz. Alıntılama yapıldığında yazarın adını, haberin başlığını ve bu sayfaya aktaran kalıcı bir linki orijinal haliyle veriniz.)

(You are not allowed to reproduce, sell, and modify any part of this interview. You are welcome to link to vividstate, and to discuss its contents in a respectful manner. When you quote or link to this interview, please include vividstate in your link. Simply linking back to vividstate is not considered proper acknowledgment; please provide a link including the Author’s name, the name of the page you are linking, and a permanent link to that page.)


River Viiperi: “Popülerliği Beklemiyordum”

İbiza’da doğdu. Belki de ateşinin kaynağı bu. Tam adı River Delfín Canomanuel Viiperi olan 20 yaşındaki İspanyol model, ilk Türkiye röportajını vividstate ile gerçekleştirdi. Kariyerinde kısa sürede yükseldi ve şimdi onu Elite Model Management (Londra-Barselona), Soul Artist Management (New York) D’ Management Group (Milano) ve Success (Paris) gibi dev ajanslar temsil ediyor. Abartılı sorular yok. Hepsi bir modelin kulis aralarında yanıtlayabileceği uzunlukta ve zorlukta.

Twenty years old Spanish model River Delfín Canomanuel Viiperi, born in Ibiza, Spain, gives his first Turkish interview for vividstate. Represented by big agencies such as Elite Model Management (London-Barcelona), Soul Artist Management (New York), D’ Management Group (Milan) and Success (Paris). River seems to be doing great since he became very successful in his career in such a short time. There is no difficult questions. Read the entire interview below.

* * *

Merhaba River! Bize kendinden bahset.

İbiza’da doğdum. Annem Finlandiyalı ve babam İspanyol. Bu yüzden Finlandiya’da ve İspanya’nın çeşitli şehirlerinde büyüdüm. İki ülkede de eğitim aldım.

Çocukluğumda ailemle seyahat etmenin keyfini çıkardım ve bunu çok sık yaptığımızdan fazla arkadaş edinemedim. Fakat şimdi, İspanya’da 17 yıl yaşadıktan sonra, iyi bir arkadaş grubuna, bir kız arkadaşa sahibim. Ve aileme, her ne kadar dört bir yana dağılmış olsak da! (Gülüyor)

Spor yapmaktan hep zevk aldım. Bununla birlikte arkadaşlarımla, ailemle ve kız arkadaşımla birlikte olmayı ve sahilde zaman geçirmeyi seviyorum. Hemen herkesin hoşlandığı şeylerden! (Gülüyor)

Hello River! Tell us about yourself.

Well I was born in Ibiza. I have lived in Finland and various cities in Spain as my mom is Finnish and my dad is Spanish. I have studied in both countries.

I have enjoyed my childhood travelling with my family and have never had alot of friends because of travelling often. But now that I’ve been living in Spain for 17 years, I now have a certain group of good friends, my girlfriend and family even though my family is a bit spread out! (Laughs)

I’ve always enjoyed sports, going out with friends, family and also with my girlfriend. I enjoyed the beach and all the normal stuff that normal people love! (Laughs)

Nasıl keşfedildin?

Annem bir modeldi ve bende var olan potansiyeli görenlerden biriydi. Ben de denedim. 18 yaşıma geldiğimde annem modelliğe bir şans tanımamı istedi. İspanya’dan başlayıp Avrupa’da deneyecektim ve belki yakın bir gelecekte ABD’de. Ve şöyle gelişti. Modelliğe Londra’da adım attım ve iki ay sonra Paris’e, oradan da New York’a taşındım. Bu zorlu endüstriye gireli iki yıl olmuştu bile!

How did you get discovered?

My mom used to be a model and she was the one that saw the potential in me. So, I gave it a try. When I turned 18, my mom told me to give modeling a chance, to move from Spain and try around Europe and maybe in a near future the USA and that’s what happened. I have started modeling in London and two months later I went to Paris and then afterwards I have moved to New York. It has been two years already since I have been in this difficult industry.

A-ha! Bu senin genlerinde olmalı!

Annem bir model ve oyuncuydu. Babam da oyuncu ve şarkıcıydı. Annem ara ara oyunculuğa devam ediyor. Babam ise zamanını golf oynayarak ve dinlenerek geçiriyor. Yani, haklı olabilirsin! (Gülüyor)

A-ha! It should be in your genes!

My mom was a model and actress. My dad was an actor and singer.  My mother still works every now and then and my dad enjoys life playing golf and relaxing. So, you maybe right! (Laughs)

Güzellik tanımın nedir? Kendini güzel buluyor musun?

Güzellik diye bir tanım yok. Bazı benzerlikler olsa da herkes birbirinden farklıdır. Fakat herkes farklı tiplerden hoşlanır. Yani, güzelliğin tanımını yapamam. Çünkü benim güzel bulduğumu sen güzel bulmayabilirsin.

What’s your definition of beauty? Do you find yourself beautiful?

There is no such thing as beauty. Every person is different even though some have similarities. Every person likes a different type of persons. So I wouldn’t be able to describe beauty. Because what I think is beautiful, you might think it’s not.

Nasıl bir diyetin var? Mutlaka bir tane olmalı!

Uyguladığım bir diyet yok. Ama birçok model arkadaşım sağlıklı ve organik besinler tüketmeyi seviyor. Bu yüzden çoğunlukla onların izinden gidiyorum!  Tüm yediğim gıdalar iyi birer seçim oluyor! (Gülüyor)

What is your diet like? There must be one!

I have no diet. But a lot of my male model friends love eating healthy, organic food. Therefore, I follow their steps most of the time! Wholefood is a good choice! (Laughs)

Her yerde sen varsın! Bu kadar popüler olmayı bekliyor muydun?

Bu kadar popüler olmayı hiç beklemiyordum. Bana tüm bunların zamanla olacağı söylenmişti. Ben ve bağlı olduğum ajanslar, kişiliğimin insanlara ilginç geldiğini düşünüyoruz. Bu durum da ilerlememe yardımcı oldu.

Did you expect to become so popular? You are everywhere! 

I didn’t expect to become so popular at all. I was told it was going to be a matter of time to get the buzz and all that. My agencies and I think that my personality is interesting to people. And that’s what helped me work my way through.

Herkesin bir sloganı var. Seninki ne?

Adımın özel olduğunu düşünüyorum. Bu bir slogan için yeterli! (Gülüyor)

Everyone has a motto. What’s yours?

I think my name is special. It’s enough to need a motto! (Laughs)

En belirgin özelliğin nedir?

Hımm… Bunu bilemem. Bu soruyu beni tanıyan insanlara sormalısın! (Gülüyor)

What’s your main characteristic feature?

Mmm… I would’t know about that.  You have to ask people that know me! (Laughs)

Bir sürü proje, bir sürü uçuş. Bunu nasıl yapıyorsun?

Bu işin bir parçası. Buna alışmak zorundasın. Fakat şunu da söylemeliyim ki, çok zor ve sıkıcı! (Gülüyor)

So many projects, so many flights. How can you do that?

Well it’s part of the job. You just have to get used to it. But I must say it’s hard and booooring! (Laughs)

Modelliğini yapmak istediğin tasarımcılar var mı?

Çalışmak istediğim çok tasarımcı var. Profilim onların aradıklarıyla uyuşmayabilir ama yavaş yavaş o noktaya ulaşmayı istiyorum. Böyle bir durumda zorlayamazsın.

Is there any designers you would love to model for?

There is a lot of them. But little by little, I hope to get there even though my profile might not match what they are looking for; hence I can’t force.

Sıradan bir iş gününü anlat.

Erken kalkarsın ve kahvaltı etmeye zamanın yoktur. Stüdyoya gidersin ve beklerken bir şeyler atıştırırsın. Saçların ve makyajın yapılır. Giyinirsin ve başlarsın!!! (Gülüyor) Bu yavaş bir süreçtir. Yani sabırlı olmalı ve aceleci davranmamalısın.

Please describe a typical work day.

Early wake up, no time for breakfast. You get to the studio and eat something while you wait.  You get your hair and make up done. You get dressed and start!!! (Laughs) It’s a slow process. So you have to be patient and not be in a rush.

Bu endüstri göründüğü gibi gerçekten sömürücü mü?

Eğer bunu doğru biçimde anladıysam, evet! Sanırım öyle! (Gülüyor)

Is the industry really as exploitative as it seems?

If I understand this in the right way, yes! I think so! (Laughs)

Kişisel bir blogun var. Nasıl gidiyor?

Bu aralar pek iyi gitmiyor. Gerçekten çok yoğunum ve yazla birlikte biraz ara verdim. Her ne kadar dönmem gerekse de! Telefonum sürekli elimde olduğu için Twitter en kolay ve kullanışlı yol oldu şu ana kadar.

You have a personal blog. How is it going?

Right now it’s not very well. I’m really busy and with the summer and all that I had stopped for a while. I have to get back to that though! Twitter is the easiest way so far. Which is always handy and also physically in my hands.

Herkes gibi Twitter’ı seviyor olmalısın. En iyi tweet’ler kimin ve kimi takip etmeli?

Tweet yazmayı seviyorum ama yazılanları takip etmiyorum! (Gülüyor) İnsanlardan gelen tüm tweet’leri okumaya vaktim yok.

You must love Twitter like everyone else. Who has the best tweets? And who to follow?

I love typing in Twitter but I don’t follow the tweets! (Laughs) I have never have time to go through all the tweets that people come up with.

Türk modaseverler ve hayranların için bu ilk “River” röportajı. Düşüncelerin neler? Herhangi bir mesajın var mı?

Bir gün Türkiye’ye gitmeyi ve Avrupa’nın o tarafını keşfetmeyi isterim. Yakın bir zamanda gelebilirim. Ve tüm desteğin için sana teşekkür etmek istiyorum. Bekleyin! Yakında görüşürüz!

This is the first “River” interview for Turkish fashion lovers and your fans. What do you think? Any message?

I’d love to go to Turkey one day and explore that side of Europe. So I might be going there  some time soon. And just want to say thank you for all the support. Keep it up and see you soon!

Projelerin ne durumda? İstanbul’dan herhangi bir teklif var mı?

Projeler oldukça iyi. Hiçbir şeyden şikayet edemem. Ama İstanbul’dan henüz bir teklif almadım.

How are your projects? Any offers so far from Istanbul?

Projects are very good. I can’t complain about anything at all. But from Istanbul, I have never had any offers.

River için sırada ne var?

NY, LA, NY, LA, Christmas ve sonra moda haftası!

What is the next for River?

NY, LA, NY, LA, Christmas and then fashion week!

Söyleşi / Interviewer: Kuzey Yıldız

* * *

(Bu yazı (içerik) üzerindeki 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu altında düzenlenen tüm maddi ve manevi haklar, eser sahibi olan vividstate’e aittir ve yasal olarak korunmaktadır. Söz konusu içerik, eser sahibi olan Kuzey Yıldız’ın izni olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, işlenemez, değiştirilemez veya başka internet sitelerinde ya da basılı veya görsel yayın yapan diğer mecralarda yayınlanamaz. Alıntılama yapıldığında yazarın adını, haberin başlığını ve bu sayfaya aktaran kalıcı bir linki orijinal haliyle veriniz.)

(You are not allowed to reproduce, sell, and modify any part of this interview. You are welcome to link to vividstate, and to discuss its contents in a respectful manner. When you quote or link to this interview, please include vividstate in your link. Simply linking back to vividstate is not considered proper acknowledgment; please provide a link including the Author’s name, the name of the page you are linking, and a permanent link to that page.)


İlahi Zarafet

Schön! Magazine yeni sayısında oldukça büyüleyici bir editorial çalışmaya yer veriyor. Model Astrid, abartılı ve dramatik kürk şapkalar, başlıklar, eldivenler ve görkemli ceketlerle kuşatılmış. Makyajda da 40’lı yıllara göndermeler var. İnce ve kavisli kaşlar ile güçlü kedi gözü etkisi. “Divine Elegance” adlı çekimin fotoğrafçısı Bo Brinkenfalk, stilist ise Gordana Zlatanovic.


Melodrama

Bu fotoğrafları görünce büyük heyecan duydum. Çünkü uzun süredir bu tür bir işle karşılaşmamıştım. Fotoğrafçı Mohamed Gaff, Fabric Magazine için nefes kesici bir editorial hazırladı: “Melodrama”.

Renkleriyle büyüleyen çekim, sıra dışı bir ten anlatımını betimliyor. Siyah ve beyaz klişesinden birkaç adım öteye varan çalışma, Papis Loveday ve Albe Hamiti’yi bir araya getiriyor.

Styling ve makyaj Rayan Odyll’e ait. Saç stilisti ise Janni Drivillas. Kesinlikle hayal kırıklığına uğramayacaksınız. Eminim!


Tuvallere Öykünmek

Tıpkı bir tablo gibi. Tobias Brahmst ve Valentin Excoiffier, Michelle Du Xuan’ın son güzellik hikayesinin aktörlerine dönüştü. Factice Magazine için gerçekleştirilen çekimin her karesi gerçek bir tuvali andırıyor.

“Oriental Spirit” adlı bu editorial çalışmanın makyaj ustası Min K. Çıkardığı işin kalitesinden şüphe duymak imkansız. Saçlar ise Daria Slusarczyk imzasını taşıyor. Geleneksel Çin mürekkep ressamlığından esinlenen çekimin stilisti Benjamin Bretel.


Dikenli Yakalar

Beni gerçek anlamda heyecanlandıran, bana ilham veren bir çekimi paylaşmak istiyorum şimdi. Wysokie Obcasy dergisi için hazırlanan bu çalışmada fotoğrafçı Kasia Bielska imzası var.

Fakat asıl önemli olan, çekimde kullanılan eşsiz avangart tasarımlar. Bu olağanüstü çalışmanın stilistliğini ve yapımcılığını üstlenen Kamila Picz, bakın ne tür parçaları bir araya getirmiş.

Model Ania K.’in taşıdığı kıyafetler adeta birer sanat eseri. Plastik tüylerden oluşan dikkat çekici üst, bir Halina Mrozek tasarımı. Pleksiglastan yapılan dikenli kırmızı yakalıklar ve askılılar da öyle.

Agnieszka Maciejak’tan transparan bir tulum, United Nude ve Simple Cp’den ayakkabılar, Bartosz Malewicz’in kuyruklu kırmızı ceketi, Maldoror’un dantelli üstü ve Patrizia Pepe’nin göz alıcı ceketi. İşte çekimin gardırobunun diğer kıymetli parçaları. Saçlar Tymoteusz Pieta’ya, makyaj ise Marcin Szczepaniak’a ait.


Bu Kimin Duygusu?

Sırada çok sık görmediğimiz bir çalışma var. Elimizde Jimon Magazine için hazırlanan yeni ve sıra dışı bir editorial var.

Modeller Katie Ball ve Maritza Veer’in yüzlerini üst üste getirerek birleştiren ve kendine has bir efekt yaratan Herring & Herring, bu ilham verici çalışmaya imza attı.

“Two Faced” adını taşıyan çekim, tek odakta iki yüze ait iki farklı duyguya tanık olmamızı sağlıyor. Bu arada makyajın etkisi yadsınamaz boyutta. Min Min Ma imzasını taşıyor.

Modern hayatın bir gerçeği olan ikiyüzlülüğe ağır bir gönderme niteliğinde olan çalışma etkisini uzun süre koruyacak gibi.


Göçebe Şıklığı

Çocukluğumdan beri hayalimdir Mısır’a gitmek. Keops, Kefren, Mikerinos! Giza Piramitleri’nin tüm büyüsünü iliklerime kadar hissettim bu çalışmayla birlikte.

Fotoğrafçı Marcus Ohlsson tarafından İtalyan moda dergisi Velvet Magazine’in Haziran sayısı için gerçekleştirilen çekimin yüzü Jules Mordovets.

Saç ve makyaj şaşırtıcı biçimde olağanüstü. Saç stilisti Mike Lundgren, makyaj ise Katarina Håkansson’a ait. Göçebe hayatın nesi mi iddialı? Çöl kumlarına bulanan model adeta bir göçebe şıklığı içinde! Stilist Laura Bianchi.


Red

Ucu yanık kareleri sevdiğimi söylemiştim. Bu akımın günden güne yayılmasından çok hoşnutum. İsmi en yalın haliyle “Red”. DEW Magazine Temmuz sayısı için çekilen bu editorial Enokae imzasını taşıyor. Styling Fernando Torres’e, model Ollie Henderson’ın makyajı Kenny Leung’a, saç tasarımları ise Sheridan Ward’a ait. Kusursuz!


Metropol Ütopyası

Faint Magazine ile henüz tanışmadıysanız, işte gerçek bir fırsat. İlk sayısı 10/10/10 tarihinde yayınlanan Faint, bağımsız bir online dergi. Uluslararası sanatçı ve tasarımcılarla çalışan Faint, tatmin edici bir sanat ve kültür dergisi.

Zekice kurgulanmış, gerçek estetik duygusunu yansıtan, fotografik açıdan zengin moda işlerini kaçırmayan Faint; yeni sayısında mimarinin ve modanın büyüleyici biçimde iç içe geçtiği bir editorial çalışmayı sunuyor.

“Metropolis” adını taşıyan bu çekim, şehir kesitlerini birer ütopyaya dönüştürüyor. Kostümler oldukça fütüristik; Kamila Gawrońska-Kasperska imzasını taşıyorlar. Maciej Boryna’nın fotoğrafladığı Weronika Spyrka ve Paulina Klimczak’ın makyajı ise Alex Chmdzynska’ya ait.


Ahlaksız Pizza Siparişi

Willems Wonderglasses, 2011 Sonbahar-Kış koleksiyonu için Alman fotoğrafçı Monica Menez ile çalıştı. Koleksiyonu tanıtmak için orijinal ve kışkırtıcı bir yol bulan Menez, böyle bir video hazırladı.

Modern stiliyle dikkat çeken bir kız ve müşteriye “özel” bir pizza servisi! Telefondaki Mr. Green ve ahlaksız pizzasının malzemelerini sıralıyor. Sıra geliyor pizzayı pişirmeye! Hamurun hazırlanışı, domatesin ezilişi, jambonun dizilişi ve baharatın serpilişi… Kendine has yöntemleri olan “Precious Pizza”, müşteri memnuniyetini oldukça önemsiyor!

Başarılı kadrajlara, ışığa ve stylinge sahip video, unutulmayacak cinsten. Butik pizzacımızın adı Kathrin “The Ketty” Heck. Mr. Green rolünde Marco Fischer var. Stilist Sanne Rösch. Makyajı ise Sabine Nania üstleniyor. İz bırakan fon müziği ise 3Eme Sexe’nin “White Horses” şarkısı. Her şeye rağmen canınız pizza mı çekti? Pes!

 


Acı Üzerine Çeşitlemeler

Acıya dair ne bilirsiniz? Ya da yaşadığınız acının fotografik ve temsili bir tanımını yapabilir misiniz? Bir soru daha ekliyorum. Bunu nasıl yapardınız?

Silva&Moreno ikilisi “Pain!” adlı bu kişisel işleriyle acıyı duyumsamaya çalışmışlar. Güllerle tasvir edilen acı kavramına tozpembe bir dışavurumculuk eşlik ediyor.

Bileklerinden bağlanmış model Marcela Tano, kadrajlanırken beklendiği gibi acı çığlıkları atmıyor. Sadece durumu kabul ediyor. Ölçülü bir dik başlılıkla birlikte.

Her şeyin yoluna gireceğine inanır gibi. Tıpkı hayat gibi. Başına ne gelirse gelsin, duvar kağıdındaki pembe gülleri açtırırsın. Juanita Arcila’nın stilistliğinde gerçekleşen çekimin makyaj sanatçısı Ana Isabel García.


Gaga Oh La La!

Müzik dünyasında kırdığı rekorları her gün konuşur olduk. Röportajlar, yeni klibini çekiyor/çekti haberleri, şurada şunu giydi/giymedi lakırdıları… Biri bitmeden diğeri başlıyor. İşte yine bir kapak hikayesi!

Lady Gaga, bu defa Madame Figaro France için objektif karşısındaydı. Bu görselleri ortalıkta pek göremediniz, biliyorum. İmaj bombardımanında gözden kaçması olağan. O çok beğendiğim saçları Bob Recine dalgalandırmış. Makyajda ise Billy B imzası taşıyor.

Derginin son sayısı için Mariano Vivanco’ya poz veren Gaga, stiliyle yine kalıpları zorluyor. Kıyafetleri Irina Shaposhnikova ve Mugler’den. Gözlükleri Mercura’den ve ayakkabılar Noritaka Tatehana’dan. Tüm bunları kombinleyen stilist ise Nicola Formichetti.


Kürklü Kadife Erotizm

Model Anais Pouliot ile çekilen bu iç gıcıklayıcı editorial, Numéro dergisinin Mayıs sayısı içindi.

Fotoğrafçılar Sean&Seng, Pouliot’ın başrolünde olduğu bu duygusal oyunu oynamak için Paris’e yol almışlar.

Provoke edici bakışlarıyla zarif bir genç kız ve onun süslü Fransız kanişi. Bu kombinasyon, bazıları üzerinde ciddi fetiş duyguları uyandırabilir.

Kürklere ve pahalı iç çamaşırlarına dolanan her karede o kadife erotizm kokusunu alabilirsiniz. Stilist Samuel François. Saçlar Llyod Simmonds’ın elinden, makyaj ise James Pecis’in.


Ruhun Pastoral Dönüşü

Reenkarnasyona inanır mısınız bilmem. Ben inanmıyorum. Fakat bu editorial çalışmadan oldukça etkilendiğimi söylemek zorundayım.

Doğaya öykünen ve tabiatın kucağında olup biten birtakım dönüşümlere pastel göndermeler içeren bu çekim, ruhumu derinden etkiledi.

Antonina Dolani’ye ait bu çalışmada kimler var, bir bakalım. Modelimiz Katy Cee. Stilist Madgalena Pietraszko. Saçlarda Julia Sjelbred, makyajda ise Gosia Walus imzaları var.

Az kalsın ismini unutuyordum. Bu nefes kesici pastoral moda hikayesinin adı Reincarnation; yani ruhun başka bir vücutla yeniden dünyaya gelmesi.